KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM
DİNİNDE?
İslam
düşmanları güzel dinimize çamur atmak için bazı ayetleri dillerine dolayarak
guya İslamiyetin kaba ve acımasız ve erkekleri kayırıcı bir din olduğundan
bahsederler. Bu ayetlerin sayısı, iki elin parmağını geçmez. Aslında ayetler
tabi ki yerli yerinde en doğru ve en isabetli olandır. Fakat kıt akıllarıyla
anlayamıyorlar veya anladıkları halde şeytanlıklarından bile bile
eleştiriyorlar. Kadınların zaaf damarlarından istifade ile onları
kışkırtıyorlar. Bu çamur atma işinde serrişte ettikleri ayetlerden birisi de
Nisa Suresi’nin 34. ayetidir. Haksız olduklarını Allah’ın izni ile gayet net
anlatacağım inşallah.
Önce ayetin mealini yazalım:
“Erkekler, kadınlar üzerine hakimdir(onların reisidir)ler. (Bu,) Allah’ın
(insanlardan) bazılarını (erkekleri), bazısından (kadınlardan) üstün kılması ve
(erkeklerin kendi) mallarından sarf etmeleri sebebiyledir. Saliha kadınlar ise,
itaatkar olanlardır. Allah’ın (kendilerini) korumasına mukabil, gaybı
(kocasının yokluğunda, koruması gerekenleri) muhafaza eden kadınlardır.
İtaatsizliklerinden korktuğunuz
kadınlara (naşizelere) gelince, artık onlara nasihat edin; sonra (bu fayda
etmezse) onları yataklar(ın)da yalnız bırakın; sonra (yine dinlemezlerse fazla
incitmeden) dövün! Fakat size itaat ederlerse, artık (onları incitmek için)
aleyhlerine bir yol aramayın! Şüphesiz ki Allah, Aliyy (pek yüce olan)dır,
Kebir (çok büyük olan)dır.”
Ayetin bu zamanda, özellikle Batı
dünyasında anlaşılamamasının bir sebebi de kadınların erkekler gibi iş hayatına
atılmaları ve aileye gelir getirmeleridir. Konuyu ayet muvacehesinde sorularla
açalım:
-Allah hakimiyeti (ailede
reisliği) niçin erkeklere vermiştir?
Kadınlar erkeklere nisbetle
fiziken zayıf, şefkat ve merhamet itibariyle güçlü yaratılmışlardır. Ayette
erkeklerin üstün kılınması, fiziken güçlü olması anlamındadır. Yoksa fazılet
itibariyle eşit şansa sahiptirler. Kim Allah’a yakın olursa o faziletli olur. Kadınlar
erkekler gibi fiziken güçlü yaratılsalardı neler olurdu?
1-Ailede sık sık kavga çıkar ve
aile kısa zamanda dağılırdı.
2-Kadınlar ihtiyaçları için
erkeklerin ellerine bakmaz her tür ağır işler dahil olmak üzere çalışma
hayatına atılırlardı. Bu durum ise çocuk doğumunu büyük ölçüde azaltır,
toplumun ekseriyetinin yaşlılardan oluşmasını netice verirdi. Bu ise millet
hayatı açısından felaket olurdu.
3-Eve yorgun gelen kadın ve erkek
ev işlerini sık sık aksatırlardı. Bu da ailede huzur bırakmaz çocukların
perişan olmasına ve ailenin parçalanmasına sebebiyet verirdi.
4-Aile birliği bohem zevklerin
tatminine indirgendiği için evlilikler ülfet saikasıyla fazla devam etmez,
kadın ve erkek değişiklik istediğinden gayri meşru ilişkilere girerlerdi. Bu da
tolum için ahlaki, hukiki, pedagojik yönden bir yıkım olurdu.
Bu ve benzeri sebeplerle İslam’da
kadın ve erkek arasında iş bölümü yapılmış. Yaratılış da bu iş bölümünün olması
yönünde olmuş. Allah erkeği fiziken güçlü yaratmış ki sözünü dinletebilsin,
ailede reis olabilsin! Kuvvetin sözünü dinletme adına bir hakkı vardır.Ne güzel
de olmuş! Allah en güzelini yapar! Şöyle ki:
a)Erkek fiziken güçlü ve
dayanıklı, harici zor işlere göre bir fıtratta yaratılmış. Erkek fıtratına
uygun dışarıda çalışır, aileye gelir getirir. Akşam yorulduğu için dinlenir.
Kadın mecbur olmamakla beraber ev işlerini yapar, kocasının dinlenmesini
sağlar. Bu erkeği ziyadesiyle memnun eder ve ailedeki sevgi bağını
kuvvetlendirir. Bu durumda aklı başında olan hiçbir erkek ailesini dağıtmaz,
çocuklarını bir nevi öksüz bırakmaz!
b) Kadın nazik ve nazenin haliyle
cazibedar bir hal alır. Kocasının merhamet ve sevgisini celbeder. Bir şefkat
abidesi olarak çocuklarını eğitir, topluma ruh ve beden itibariyle kaliteli
bireyler yetiştirir. 40-45 yaşına kadar 2-3 yılda bir çocuk doğurur. Mecbur
olmamakla beraber kadının çok çocuk doğurması, böylece büyük fedakarlıkta
bulunması kadından istenir. Zira İslam toplumunun devamı genç kuşağın
çokluğuyla doğru orantıdadır. Kadının çok çocuk doğurması onun cihadıdır. Zaten
bu sebepten ölse o şehittir. Kadın iş hayatı yaşlarında çocuklarla
meşguliyetinden dolayı iş hayatına atılmamıştır.
Tarih boyunca toplumlar, özelde
İslam toplumu bu stratejiyi benimsemişlerdir. Son asra gelinceye kadar ailenin
bu statüde olduğunu bilirsek dövme hadisesini daha iyi anlarız. Evet erkekler
kendi işlerinde, kadınlar kendi işlerinde, çocuklar kendi neşvelerinde iken ve
hayat tıkır tıkır devam ederken ailede kadın naşizelik yaparsa, gözü, gönlü
başka erkekte olursa aile reisi olan erkek ne yapar?
a)Tiske bile vurmadan kadını
boşar, sokağa atar. (Şayet döğer de sokağa atarsa bu zulüm olur ve adalet
yakasına yapışır.)
b)Ayette belirtildiği gibi
naşizenin ıslahı için önce nasihat eder, olmadı yatağını ayırır, o da olmazsa
incitmeyecek ölçüde hafifçe döver. Dövmek de çare olmazsa güzellikle boşar.
Şimdi objektif olarak düşünelim:
Kadını gelir getirici bir işi yok iken -ki son asra kadar statü böyleydi-
boşayıp sokağa atınca ne olurdu? Kadın toplum için yıkıcı bir bomba olurdu. Çok
ailenin dağılmasına sebep olurdu. Zira ona kol kanat gerecek kardeş az çıkardı
veya hiç çıkmazdı. Yani realite hep böyle olmuştur. Zaten nefsi azgınlık içinde
olan naşize fıtratlı bu kadın ana baba veya kardeş yanında bile olsa gayri
meşru işlere tevessül ederdi. Çoğu zaman da gönlünü kaptırdığı erkek de yan
çizerdi. Zira evli bir kadını ayartan erkekten hayır gelmez! O naşize kadından
bir kaç ay veya yıl kam alsa da uzun sürmez, o kadını ortada bırakırdı, zira o,
karaktersiz bir erkekti. Ekonomik yönden kadın ağır dünya işleri içine girmek
zorunda kalırdı. İş yerlerinde istismara uğrardı. Zayıf omuzlarına dünya kadar
yük yüklediğinden hayatı zehir zemberek olurdu. O naşizenin şöyle dediğini
duyar gibiyim: “Keşke kocam bana eşşek sudan gelinceye kadar dayak atsaydı da
bu hallere düşmeseydim!”
Şimdi naşize bir kadın için iki
yol var:
1-Hiçbir şey yapmadan boşayıp,
sokağa atmak;
2-Ayette belirtildiği gibi ıslah
etmek. Bu ıslahın son kademesinde incitmeyecek ölçüde hafif dövmek var!
Evet, her iki hal de istenmeyen
kötü hal! Bu iki kötüden hangisi daha hafif? Yukarıda belirttiğimiz veçhile
elbette 2.si daha hafif. İşte İslam kadına, topluma ve hassaten çoluk çocuğa
merhamet ve şefkatinden 2.sini, hafif olanı tavsiye etmiştir. Ve bu bir
tavsiyedir, emir değildir. İsterse koca tiske vurmadan boşayabilir. İslam buna
bir şey demez! Özellikle yaşadığımız asırda ve çevrede kadın rahat iş
bulabildiğinden belki dövme tavsiyesine uyulmayabilir. Zaten Amerika’da
Avrupa’da dövemezsin! Bu ağır bir suçtur.
Bir de İslam’ın bu şefkatkarane
tavsiyesini çağ dışı bulanlara bakalım: Dayağın daniskasını onlar atıyor.
Kadınları bir mal gibi alıp satıyorlar. Tek kadından başka kadın görmeyen varsa
o da inançlı müslüman erkektir. Bu serriştekar seviyesiz erkeklerden tek
kadınla ömür tüketenler yok dense zannederim yalan olmaz!
Yorumlar
Yorum Gönder