Zuhruf Suresi 36, 37 ve 38. Ayetlerin mealleri şöyle: ‘’36-Kim Rahman’ın zikrini görmezlikten gelirse, (Biz) ona bir şeytanı musallat ederiz de, o ona arkadaş olur. 37-Halbuki şüphesiz onlar (o şeytanlar), bunları mutlaka (doğru) yoldan çıkarırlar da, (o kafirler) gerçekten kendilerinin hidayete erdirilmiş kimseler olduklarını sanırlar. 38-Nihayet (o kimse şeytanıyla beraber Kıyamet Günü) Bize geldiğinde (şeytanına): ‘Keşke benimle senin aranda, iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı. Demek (sen) ne kötü arkadaşmış(sın)!’ der.’’
Meallerde ‘’iki doğu arası’’ ‘’doğu ile batı arası’’ olarak
kayda geçmiş. Bunu yadırgamıyorum. Bin yıl önce yazılan tefsirlerde o gün için
Amerika Kıtası henüz keşfedilmediğinden o günün alimleri, ayette geçen ‘’en
uzak mesafe’’den kıtaların en doğusundaki kıyılarından, yani Büyük Okyanus
sahillerinden en batısındaki kıyılara, yani Atlas Okyanusu sahillerine kadar
olduklarını anlamışlar. Gayet doğal! Ben de bin yıl önce yaşasaydım öyle
anlardım. Onun için ayetteki ‘’iki doğu’’ kelimelerini ‘’doğu ile batı’’ olarak
kayda geçmişler. Bu zamandaki meal yazarları eski tefsirlere muhalefet
etmemişler. Halbuki ayetin zahiri manasını ‘’iki doğu arası’’ olarak yazmaları,
hemen akabinde parantez içinde ‘’doğu ile batı arası’’ yazmaları gerekirdi.
Gelişen ilimler de Kur’an-ı Kerim’in bir tefsiridir. Coğrafya
dahi öyledir. Ayetler üzerinde derin tefekkür nice mu’cizelerin varlığını
ortaya çıkarıyor. Birisi de bu 38. Ayetteki ‘’iki doğu arası kadar uzak
olsaydı’’ ayetidir. Zira:
--Ayette şeytana aldanan adamın
şeytanına karşı söylenmesindeki mana, ‘yeryüzünde benden en uzak mesafede
olsaydın da seni hiç tanımasaydım ve sana aldanmasaydım’dır.
--Yeryüzünde en uzak mesafe gerçekten
iki doğu arasıdır. Yani Asya kıtasının doğusundaki Büyük Okyanus sahillerinden
Amerika kıtalarının doğusundaki Atlas Okyanusu sahilleridir. Açıklayalım:
--Allah-ü Teâla kıta olarak
birbiriyle bitişik büyük kara parçalarını baz almış. Bu büyük kara parçalarını
da büyük deryalarla çevrelemiş. Evet bu ölçüye göre iki kara parçası, iki kıta
var: a) Büyük Kıta (Asya, Afrika ve Avrupa’dan müteşekkil), b) Küçük Kıta
(Kuzey ve Güney Amerika’dan müteşekkil). Bu kıtalara yakın adalar bu kıta
müştemilatındandır. İstisnalar kaideyi bozmaz. Bu iki kıtanın doğularından iki
şehrin adını zikrederek konumuzu açıklamaya çalışalım. Büyük Kıta’dan Şanghay
şehrini, Küçük Kıta’dan da New York şehrini baz alalım. İster batıya doğru
gidelim, ister doğuya doğru gidelim, dünyada birbirinden en uzak iki kıyı şehri
bu iki şehirdir. Özellikle kıyı şehri dedim. Çünki yaşam yeri olan karaların en
ucu, yani güneşin doğduğu yerler bu iki kıyı şehirleridir. Şeytanına söylenen o
talihsiz adamın maksadı olan en uzak mesafe, ayetle mu’cize olarak bu iki şehir
ve aynı kıyılarda kurulu diğer yerleşim birimleri olduğu bariz bir şekilde
anlaşılıyor. Allah-ü Teâla da bu ayette iki ana kıtanın varlığını’’ iki doğu’’
diyerek bizlere bildirmiş. Rahman Suresi’nin 17. Ayetindeki ‘’iki doğunun ve
iki batının Rabbi’’ ayeti de bu iki ana kıtaya işaret etmektedir. Evet büyük
kıtanın (Asya, Avrupa ve Afrika’nın) doğu kıyıları ile küçük kıtanın (Kuzey ve
Güney Amerika’nın) doğu kıyıları,’’ iki doğu’’yu temsil ediyor. Büyük kıtanın (Asya,
Avrupa ve Afrika’nın) batı kıyıları ile küçük kıtanın (Kuzey ve Güney
Amerika’nın) batı kıyıları da ‘’iki batı’’yı temsil ediyor.
Yorumlar
Yorum Gönder