Ana içeriğe atla

Kayıtlar

CARİYELİK VE KÖLELİK MESELESİ

                                           CARİYELİK VE KÖLELİK MESELESİ               Sosyal medyada İslam'ı lekelemek isteyenlerin en çok serrişte ettikleri konulardan biri de cariyelik ve kölelik meselesidir. Sanki cariyelik ve köleliği İslam icat etmiş de Batı Dünyası bunu yasaklayarak insanlık etmiş algısı oluşturuluyor. Malesef bilgi eksikliğinden bu algıya kapılanlar da çok oluyur.               Konuyu ayrıntılı olarak analiz edelim:               Önce cariyelik ve kölelik ne zaman başladı, bunu bilelim. Cariyelik ve kölelik insanlık tarihi boyunca hep olagelmiştir. İslam'ın doğduğu 7. asırda çok yaygın olarak cariye ve kölelik vardı. İslam kendisini bu ortamda buldu. Hazreti Yusuf'un köle olarak satıldığını herkes biliyor ve kabul ed...
En son yayınlar

CEHENNEMDEN DAHA DEHŞETLİ OLAN

                Kur'an-ı Kerim'de cehennem azaplarından çokça bahsedilir. Ateş azabı, etlerin ve derilerin demir tırmıklarla taranması, irinden su içirilmesi, kaynar su içirilmesi, insanda et ve kemik bırakmayan, fakat terk de etmeyen Sakar Vadisi, zakkum yedirilmesi, diken yedirilmesi, kor haline gelmiş demir hücrelere konması, göğüs içerisine kızarmış demirler sokulması vs. vs. bahsedilir. bu azapların aralıksız tazelendiğinden, ülfet peyda etmediğinden, mola verilmediğinden ve kesintisiz ilelebet devam ettiğinden bahsedilir ki, düşünmesi bile insanın uykularını kaçırıyor.                - Bununla beraber cehennemden daha korkunç olanı var mıdır?               -Evet vardır!               -Nedir o?               -YOK OLMAK!               Üs...

KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?

                                                 KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?                 İslam düşmanları güzel dinimize çamur atmak için bazı ayetleri dillerine dolayarak guya İslamiyetin kaba ve acımasız ve erkekleri kayırıcı bir din olduğundan bahsederler. Bu ayetlerin sayısı, iki elin parmağını geçmez. Aslında ayetler tabi ki yerli yerinde en doğru ve en isabetli olandır. Fakat kıt akıllarıyla anlayamıyorlar veya anladıkları halde şeytanlıklarından bile bile eleştiriyorlar. Kadınların zaaf damarlarından istifade ile onları kışkırtıyorlar. Bu çamur atma işinde serrişte ettikleri ayetlerden birisi de Nisa Suresi’nin 34. ayetidir. Haksız olduklarını Allah’ın izni ile gay...

PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI

                                                 PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI                 Kıyame Sûresi 3. ve 4. Âyetlerinin meallerini okuyalım! Bu âyetlerde Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “İnsan kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet! (Bir araya getiririz!) (Biz) onun parmak uçlarını (parmak izlerine varıncaya kadar) düzenlemeye (dünyadaki eski haline getirmeye) gücü yeteniz.”                 Parmak uçları denmesi, câlib-i dikkattir. Niçin? Parmak uçlarında ne var ki? Evet! Parmak uçlarında parmak izleri var! Bu âyetin nazil olduğu dönemde de parmak izlerinin va...

HİDAYET HAKKINDA DÜŞÜNDÜKLERİM

    Kur’an-ı Kerim’de hidayet ve dalalet hakkında çok ayet vardır. 19 kadarını tesbit etmişim. Belki daha fazladır. Bu ayetlerde, hidayetin Allah’dan olduğu, hidayetin artabildiği, Kur’an’ın bir hidayet kaynağı olduğu, Allah’ın hidayete erdirdiğini kimse dalalete atamayacağını, dalalete attığını da kimsenin hidayete erdiremeyeceği, İslam’ın hidayetin ta kendisi olduğu, hidayetin hidayeti arttırdığını, hidayete ermenin insan elinde olmadığı, başka insanların da bir başkasını hidayete erdiremeyeceği, hidayete gelenin kendi lehine, dalalete düşenin de kendi aleyhine düştüğü konuları işlenir. Hidayete ermenin insanın kendi elinde olmadığı hakikatı ile hidayete gelenin kendi lehine, dalalete düşenin de kendi aleyhine düştüğü hakikatı zahirde birbiriyle çelişir gibi gözükse de çelişmez! Burada hidayetin kişinin kesbi ile kazanılmadığı, belki irade platformunda kişinin duruşuna göre Allah’ın nasip etme durumu var! Aşağıda ayrıntılarda bu ince sır açıklanacaktır. Bir ayet ışığın...

ADEM’E SECDE ETME MESELESİ

                    Kur’an-ı   Kerim’de Hz. Adem’in yaratılmasından, meleklerin ve İblis’in (cinlerden olan şeytanın) Adem’e secde etmesinden çok surelerde bahsedilir.                 Secde nedir? Öncelikle bunu anlamaya çalışalım. Secde muhatap karşısında benliği, sıfırlama eylemidir. Muhatabı tazim etme ameliyesidir. Bu manada secde sadece Allah’a yapılır. Çünki insan eşrefi mahlukat olarak yaratıldığından ancak kendinden daha şerefli olana tazimde bulunur ki, O da Allah’dır. Tazim dışında saygı, selam manasında da secde vardır. Ümmeti Muhammed’e izin verilmese de eski ümmetlere izin verilmiş. Hz. Yusuf’un kardeşleri, anne ve babası Mısır’a geldiklerinde saygı ve selam anlamında secde etmişlerdi. Japonlar ve Koreliler, sevdiklerine saygı ve selam manasında rüku’ eder gibi eğilirler. Muhtemelen eski dinlerin bir kalıntı...

SÛR’A ÜFÜRÜLÜŞ

                                                              Önce Sûr’a üfürülüşle ilgili ayet meallerinden birkaçını yazalım:                                      -“Onlar birbiriyle çekişip dururken kendilerini (ansızın) yakalayacak olan (korkunç) bir sesten (sûra birinci üfürülüşten) başkasını beklemiyorlar.” Yâ Sîn-49             -“Ve sûra (ikinci defa) üfürülmüştür de bakarsın ki onlar kabirlerinden (kalkıp) Rablerine koşuyorlar!” Yâ Sîn-51    ...